İlkel insan için ateş, hem korkunç, hem iyilikçi bir tanrıydı. Çevreye ısı verir, karanlıkları dağıtır ve vahşî hayvanların mağara kapısından içeri girmesini önlerdi. O zamanlar gece gündüz ateşin başında beklenirdi, çünkü kazara bir kere sönecek olursa, yeniden yakmak için ya yıldırım düşmesini, ya yanardağ patlamasını beklemek, ya da gidip komşu kabileden çalmak gerekirdi. Doğaüstü bir olay Ateş, esrarlı ve doğaüstü niteliğini uzun süre korumuştur. İlk olarak Lavoisier, yanma olayını açıklamış ve yanma için yanıcı bir madde (sözgelimi odun) ile birlikte oksijenin de gerekli olduğunu ispatlamıştır. Ateş, alevli yanma sırasında meydana gelir ve yeryüzündeki maddelerin çoğu duman (taneciklerle yüklü gaz) çıkartarak yanar; bazıları yanma sonucunda kül bırakır. Güneş doğarken bir ateşin çevresinde toplanmış Brezilya yerlileri. Ateşe tapma, Güneş'e tapmadan doğmuş bir inanç ve uygulamadır; bu yoldan, durmadan yenilenen hayata duyulan saygı belirtilir. Dal parçaları, çakmaktaşı, kibrit ve çakmak Ateş yakmak için başvurulan yöntemlerin hepsi (sayısı pek çoktur) iki ilkeye dayanır: sürtme veya vurma. Başlangıçta iki dal parçasının testere çeker gibi ileri geri veya deler gibi hızla döndürülerek birbirine sür-tülmesi, talaşı akkor haline getirir ve odun ateş alır. Kibrit, geliştirilen bu yöntemden doğmuştur. Vurma yoluyla ateş yakmak için, iki sert taştan (genellikle çakmaktaşı) yararlanılır; bunların birbirine vurulması kıvılcım çıkartır, kıvılcımlar da kav veya kıtığı tutuşturur. Çakmak tekniğinde, iki taştan birinin yerine bir maden parçası geçirilmiştir. Ateş, insan yaşamında çok önemli bir rol oynar. Isısı yiyeceklerin pişirilmesine yarar ve soğuğu giderir. Bazı ülkelerde tarımda (tarladaki otlan yakma) ve avcılıkta da (çalılıkları ateşe verme) kullanılır. Işığı, yırtıcı hayvanları (ve çoğu zaman korkulan) uzak tutar. Yangınlara ve yaptığı büyük zararlara (savaşlar) rağmen ateş gene de evrenin en büyüleyici öğelerinden biridir. Ağırlık yasasına başkaldıran, yani göğe doğru yükselen ateş, insanları bir büyü gibi etkiler. Büyük gece şenliklerinin heyecanı, kentlerde yangınların yarattığı korku ve dehşetle boy ölçüşür. Orleans Müzesi, Fransa. Rum ateşi Çinlilerin icadı olan Rum ateşi, neft, kükürt ve kömür karışımıydı; kundaklı yaylar ve ağızdan dolma tüfeklerle veya toplarla atılırdı. Suyun üzerinde bile yandığından, deniz savaşlarında çok kullanılırdı. Alıntı